Meme kanseri erken tanı ve tarama yöntemlerinin kullanıldığı hastalıklardandır. Meme kanserine bağlı ölümlerin azaltılmasında en önemli yöntem erken tanı ve erken evrede yakalamaktır. Metastatik olmayan meme kanseri tedavisi metastatik ile kıyaslandığında daha kolaydır. Yapılan çalışmalarda metastaz meme kanseri için kötü bir prognostik belirteçtir. Bu nedenle erken tanı özellikle meme kanseri için önemli prognostik bir belirteçtir.61
American Cancer Society (Amerikan Kanser Birliği)’e göre; Meme kanseri taraması herhangi bir semptom olmayan hastalarda, hastalığı yakalamak için yapılan testlerdir. Erken tanı ise var olan hastalığı semptomlar başlamadan erken aşamada yakalamaktır.22Kendi kendine meme muayenesi (KKMM), klinik meme muayenesi (KMM), mamografi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) meme kanseri erken tanısında kullanılan yöntemlerdir.
KKMM, meme kanserinin mümkün olduğunca erken dönemde yakalanmasını sağlamak amacıyla kadınların, meme ve çevresindeki bölgeyi, olağan dışı kitle ve şekil değişikliklerini belirlemek için düzenli aralıklarla, sistematik bir şekilde, aynı yöntemi kullanarak muayene etmesidir. Her kadının kolayca uygulayabileceği, ekonomik ve kolay bir yöntem olan KKMM, memeye basitçe dokunmaktan farklı, özel olarak kanseri aramak/araştırmak amacıyla geliştirilmiş bir tekniktir. Meme dokusunun daha iyi tanınması ve olası değişikliklerinin belirlenebilmesi için, KKMM’nin düzenli ve periyodik aralıklarla yapılması, kişilerin meme muayenesine istekli olması, muayene tekniğini iyi bilmesi ve pratik yapmada kendilerini sorumlu hissetmeleri gerekmektedir.62
Düzenli KKMM yapan kadınlarda kitlelerin, daha az KKMM yapanlara göre daha küçük ve daha lokalize olduğunu bildiren ve memedeki kitlelerin %80 oranında kadınların kendileri tarafından KKMM sırasında ya da rastlantısal olarak ortaya çıktığını belirten çok sayıda çalışma bulunmaktadır.27,63,64,65
Yakın tarihte Rusya’da ve Çin’de yapılan iki randomize kontrollü çalışma sonuçları, KKMM’ne ilişkin yapılan önerilerde değişikliğe ve tartışmalı görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuş olsa da;66,67 Özellikle Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan düşük-orta gelirli ülkelerde, sosyoekonomik gerçekler dikkate alındığında KKMM’nin tartışmasız önemli bir gereklilik ve kaçınılmaz bir uygulama olduğu aşikârdır.68
Amerikan kanser Birliği 2018 güncellemelerinde orta risk grubu sağlık profesyonelleri tarafından yapılan meme muayenesinin meme kanseri erken tanısında faydasının düşük olmasından dolayı, düzenli aralıklarla klinik meme muayenesi önermemektedir. Ancak her kadının kendi memesinin normal yapısını bilmesini ve değişiklik fark ettiğinde sağlık uzmanlarına başvurması önerilmektedir. Türkiye’de sağlık bakanlığı tarafından 20-40 yaş arasındaki kadınlara 2 yılda bir, 40-69 yaş arasındaki kadınlara yılda bir KMM yapılması önerilmektedir.
Mamografi, X ışınlarıyla meme dokusunu iki boyutlu olarak inceleyen bir görüntüleme yöntemidir. Mamografi, tarama yöntemleri içerisinde en etkili olan tarama yöntemidir. Mamografi ile yapılan toplum tabanlı tüm yaş gruplarındaki tarama programı ile meme kanseri ölüm oranı, taranmayan gruplara göre %20oranında bir azalmanın olduğunu yapılan çalışmalar göstermiştir 69. Tarama yöntemi olarak kullanılana mamografinin;
Potansiyel riskleri olarak belirtilmektedir.70,71,72,72
Orta risk taşıyan kadınlara şunları önermektedir;
Yüksek risk taşıyan kadınlara ise 30 yaşından itibaren her yıl mamografi ve MRG çekilmesini önermektedir.
Yüksek riskli gruba dahil edilen bireyler şunlardır;
Kişisel meme kanseri geçmişi, duktal karsinoma in situ (DCIS), lobüler karsinoma in situ (LCIS), atipik duktal hiperplazi (ADH) veya atipik lobüler hiperplazi (ALH) öyküsü olanlarda her yıl mamografi çektirmeyi destekleyen yeteri kadar kanıt yoktur. Hatta sadece mr çekilmesi, mamografinin tespit edebileceği bazı kanserleri atlamaya neden olabilir.61
Aşağıdaki maddelerden birisinin varlığı BRCA1/BRCA2 testi için endikasyon oluşturur.73
Kaynaklar için : Ulusal Tez Bankası, Dr.Yakup İriağaç “Adolesan ve genç yetişkin meme kanserli hastaların demografik özellikleri, sağkalımla ilişkisi ve de-ritis oranının prognostik değeri”